Dusan Tadic: Takım olarak Fenerbahçe için elimizden gelenin en iyisi ortaya koyacağız
Takım kaptanlarımızdan Dusan Tadic, Fenerbahçe Televizyonu’nda yayınlanan ‘Günün Röportajı’ programına konuk oldu. Grup olmanın değerine dikkat çeken başarılı futbolcumuz Dusan Tadic, istatistikler ve ligin kalan maçları hakkında da açıklamalar yaptı.
3-1 kazandığımız Sivasspor galibiyetini kıymetlendirerek kelamlarına başlayan Dusan Tadic, “En kıymetlisi elde ettiğimiz zaferdi. Sivasspor ligde kalmak için çaba eden bir ekip. Güç maç olacağını biliyorduk ve hasebiyle yüksek bir gayret ortaya koydular. Bu üslup rakiplere karşı oynuyorsanız maçlar zati şiddetli geçer. Ne kadar kuvvetli kaideler olursa olsun kazanmasını bildik. Kaliteli bir gruplar, birinci yarı âlâ bir iş çıkardılar. Bu maçtan evvel 8 final maçımız vardı. Bu maçı ardımızda bıraktık ve 7 maçımız kaldı. Şimdiki gayemiz önümüzdeki maçımızdan galibiyetle ayrılmak.” dedi.
Avrupa’nın son 7 döneminde hem gol hem asist istatistiğinde 10 gol-10 asist barajını aşan tek futbolcu olması hakkında konuşan Tadic, “Elbette bu türlü bir istatistiğe sahip olmak çok beğenilen ve hoş bir şey. Aslında ofansif bir oyuncuysanız şayet bu durum sizler için kaçınılmaz. Asist yapıp goller atarsınız ve kadronuz için değerli olmaya çalışırsınız. Bunların yanında grubunuza defansif manada da yardımcı olmanız gerekiyor. Grubunuza yardımcı olmak için mantalite ve karakter koymanız gerekiyor. Yalnızca ofansif değil bu ögeleri da saymamız gerekiyor. Bu her vakit birden fazla insan tarafından görülmez. Genelde beşerler gollere ve asistlere bakarlar. Natürel diğer kıymetli durumlar da var. Bazen gol ve asist yapamayabilirsiniz ancak defansif manada gruba yardımcı olmanız gerekiyor. En değerli kısım maçları kadro olarak galibiyetle noktalamak. Siz de bu durumda gruba katkı sağlamak zorundasınız. İstikrarı sağlamanız, fit olmanız ve profesyonel bir formda yaşamanız gerekiyor. Hasebiyle gol ve asist dışında saydığım bu ögeler da çok değerli.” biçiminde konuştu.
Yapılan tenkitlere istinaden grup kaptanımız, “Bunlar futbolun içerisinde olağan olan şeyler aslında. Ekibin içerisinde hem en deneyimli hem de kaptanlardan biri olduğunuz vakit doğal ki omuzunuzdaki sorumluluklar çok lakin çok büyük oluyor. Sonuçlar düzgün gitmediği vakit teknik yöneticiler, deneyimli futbolcular, kaptanlar ve idare suçlanır. Hasebiyle bu tip durumlar futbolda olağan şeyler. Fenerbahçe üzere büyük bir camiadaysanız şayet bu tip tenkitlerin de olması çok olağan. Burada en değerli şey kim olduğunuzu bilmeniz. Kadronuza nasıl katkı sağladığınız ve istikrarlı olmanız çok değerli. Dönem içerisinde yeterli yahut berbat maçlar oynayabilirsiniz lakin burada değerli olan istikrar. Kadronuz için en güzelini istikrarlı bir formda ortaya koymaktır. Daha evvel söylediğim üzere gol ve asist yapmanız dışında, uğraş vermeniz, liderlik etmeniz ve tertibe katkı sağlamanız gerekiyor. Münasebetiyle ben bütün tenkitleri olağan karşılıyorum. Bütün bunların sonucunda bir çizgi çekip neler yapıp neler yapmadığınızı görmüş olursunuz. Bu tip şeyler futbol içerisinde olabiliyor. Bu biraz kültürle de alakalı olabilir. Buna ‘Sırp’ ya da ‘Balkan kültürü’ diyebilirsiniz. Burada da olan bir şey bu. Bir maç dünyanın en makûs futbolcusu olarak addediliyorsunuz, öteki maçta da en yeterli futbolcu olarak lanse ediliyorsunuz. Bu türlü bir ortamda futbol oynuyoruz. Türkiye’de de kendi ülkem Sırbistan’da da var olan bir şey bu. Bu olağan bir şey. Kültürümüzde yaşadığımız bir şey. Bizler biraz daha duygusal insanlarız. İngiltere, Hollanda yahut Almanya’ya baktığımızda onlar bu noktada daha farklı formda tepki gösteriyorlar, daha farklı hareket ediyorlar.” sözlerini kullandı.
Geçen dönem kendisiyle yapılan röportajda kullandığı, ‘Biz kurban değiliz, savaşçıyız’ kelamlarının hatırlatılması üzerine Tadic, “Güzel bir cümle. Çok beğenilen bir şey bu dövmenin yaptırılmış olması. Bu cümleyi birinci psikoterapist bir arkadaşımdan duymuştum. Kendisi ünlü birisi, kulüplerde de çalışmış birisi. Bize şunu kaygısı, ‘Bizler kurban değiliz, savaşçılarız ve sonuna kadar da savaşacağız.’ Bu cümle içerisinde şunu da anlayabiliriz, mazeret gösteremeyiz. Hasebiyle mazeret göstermeden savaşmaya devam etmeliyiz. Bu cümle daima aklımda. Zati burada yanlışsız olan şey de insanları ya da diğerlerini suçlamak yerine her vakit kendimize bakmamız çok değerli.” açıklamasında bulundu.
Ligde kapatılan puan farkına ait de açıklamalar yapan Tadic, bu süreçteki ve kalan 7 haftadaki taraftar takviyesine de değindi. Tadic, “Bu, beraberinde ruhsal bir avantaj da getiriyor. Fark 11 puandan 3’e düşüyor. Natürel ki bu büyük bir avantaj. Ancak şu an denetim edebildiğimiz, elimizde olan şey oynayacağımız 7 maç. Münasebetiyle bu oynayacağımız 7 maça odaklanmamız gerekiyor ve kalan 7 maçta elimizden gelenin en güzelini ortaya koymalıyız tüm maçları kazanabilmek ismine. Sonrasında çok istediğimiz şampiyonluğu elde edebilmek için kâfi olacak mı göreceğiz. Bu şampiyonluk nitekim çok lakin çok kıymetli. Olağan ki bu noktada taraftarlarımıza da gereksinimimiz var. Bizler her vakit onların dayanaklarıyla çok daha güçlüyüz, buna hiç kuşku yok. Şundan eminiz ki her zamanki üzere oynayacağımız maçlarda bizi desteklemeye devam edecekler. Grup olarak hiç kuşku yok ki kalan 7 haftada Fenerbahçe için elimizden gelenin en düzgünü ortaya koyacağız.” dedi.
Dusan Tadic kelamlarını şu formda tamamladı:
“Bizler profesyoneliz. Sorumluluklarımız var. Kulübe karşı, taraftara karşı, bizlere inanan insanlara karşı sorumluluklarımız var. Münasebetiyle bir atlet olarak en doğrusunu yapmanız gerekiyor. Her şeyi en gerçek halde yapmanız gerekiyor zira karşınızda size güvenen milyonlar var. Hem kulüp için hem de size güvenen beşerler için her şeyin en doğrusunu yapmanız gerekiyor zira kulüp size bir sorumluluk veriyor aslında. Sizin de bu sorumluluğu yeterli bir biçimde yerine getirmeniz lazım. Bununla başa çıkabilmeniz gerekiyor. Bu saydığınız ögeler, söyledikleriniz benim işimin bir modülü. Olağan olan bu aslında. Kulübümüz için, ailemiz için, taraftarlarımız için en değerli şey aslında elimizden gelenin en düzgününü ortaya koyabilmemiz. Bunu yapmaya çalışıyoruz. Günün sonunda aynaya bakıp şunu diyebilmemiz gerekiyor; ‘Yapabileceğimin en güzelini yaptım, her şeyi yaptım.’ Bunu diyebilmek gerekiyor ki en değerlisi de aslında bana nazaran bu.”
Basın Fotoğrafları
